Ghostwire: Tokyo İnceleme

Takımınla bağ kur ve hikâyelerindeki parçaları birleştir.

The Evil Within serisi ile adından sıkça söz ettirmeyi başaran Tango Gameworks’ün geliştirdiği, Bethesda’nın ise yayıncılığını üstlendiği Ghostwire: Tokyo yaklaşık birkaç gün içerisinde PC ve PS5 platformlarında çıkışını gerçekleştirecek. Biz de oyuna birkaç hafta önceden erişme imkânı yakaladık ve sizler için inceledik. Tüm detaylarıyla Ghostwire: Tokyo inceleme yazımız yayında!

Ghostwire: Tokyo İnceleme

Bethesda hâlihazırda Microsoft bünyesine katılmış olsa da Deathloop öncesi Sony tarafı ile exc. anlaşmalarından ötürü Deathloop ve Ghostwire: Tokyo konsol tarafında yalnızca PlayStation’a özel olarak piyasaya sürüldü. Bu yüzden ilerleyen süreçte her iki oyunun da Xbox tarafına da çıkışını gerçekleştirmesi kuvvetle muhtemel. Ben incelememi PC platformu üzerindeki deneyimlerim üzerinden yorumlayacağım, bu nedenle inceleme içerisinde yer yer oyunun PC durumu hakkında da bilgilendirmelerde bulunacağım.

Açıkçası Japon kültürü ve ürünlerine çok büyük bir ilgim yok. Yer yer Japon kültürünü benimseyen eserler ilgimi çekse de genel itibariyle atmosferi her zaman kasvetli bulurum. Ülkemizde çok niş kitlesi olan Yakuza’yı da zaman zaman deneyimlemek istesem de dünyasının sunduğu kasvetli hava bana her zaman ağır gelmişti. Ghostwire: Tokyo ise Japonya’da geçen ve Japon kültüründen esintiler barındıran oyunlar arasında beni saatlerce başına kilitleyen ilk oyun olmayı başardı.

Tokyo’nun Sisi Kasveti Artırıyor

Ana karakter Akito’nun geçirdiği trafik kazası sonrası son nefesini vermeden önce kendine barınabileceği bir beden arayan KK’in Akito’yu bulması ve bedenine sığınması ile birlikte başlayan hikâyemiz tam da bahsettiğim o kasvetli ortamı Tokyo’da yayılan sisle birlikte âdeta kombinliyor. Bedeni ele geçirildiği an vücudunu kaplayan siyah dumanlar yüzünden kendini bir araç camının yansımasında gördüğü an korkuya kapılan Akito, çareyi etrafındaki insanlarda arıyor.

Ghostwire Tokyo İnceleme

Son çare çevresindekilere doğru koşan Akito, insanların sisin içerisinde kaybolmasıyla birlikte yapayalnız kalıyor.

Hikâye en temel hatlarıyla özetlemek gerekirse böyle başlıyor. İntikâm arayışında ruhani bir varlık olan KK, Akito’nun bedenine sığınmasıyla birlikte bir nevi bedenin kontrolünü sağlıyor. Başlarda anlaşmakta zorlanan ikilinin, Akito’nun yaşadıklarını kabullenmeye başlamasıyla birlikte ilişkileri güçleniyor. Hikâye, oyunun başlarında âdeta ser verip sır vermiyor. Akito’nun yaşadıklarını algılamaya çalışması ve küçük kız kardeşini aramaya başlaması ile birlikte oyun gizem perdelerini ufak ufak aralamaya başlıyor.


İlginizi Çekebilir: Assassin’s Creed Valhalla: Dawn of Ragnarök İnceleme


Burada ufak ufak kısmının altını çizmek istiyorum çünkü oyun belli bir noktaya kadar gerek oyuncuda gerekse ana karakter Akito’daki soru işaretlerini büyük ölçüde olduğu gibi bırakıyor. Şahsi olarak bir oyunun hikâyesi üzerinden etkilenmem için oyunlarda daha sağlam girişler beklerim. Ghostwire: Tokyo bu girişi fazlasıyla veriyor ancak hikâyenin sunumu ve sürükleyiciliği bakımından biraz sınıfta kaldığını söylemem gerek. Yan karakterlerin yok denecek kadar az olması, oyuncunun evrene girmesini ve hikâyenin oyuncuya geçmesini zorlaştırıyor.

Tokyo’yu Çevreleyen Yan Görevler ve Eşsiz Sanat Tasarımı

Yan görevler konusunda birçok muadiline nazaran Ghostwire: Tokyo beklenilenin üstünde bir iş çıkarmış. Hikâyeye yer yer katkısı olan yan görevler sadece olması için konulmuş yan görevler değil de evreni oyunculara daha iyi yansıtabilmek ve incelemenin ilerleyen kısımlarında değineceğim tasarım harikalarına ev sahipliği yapmak için özenle işlenmiş. Eve giren insanların tek tek katledildiği görevlerden, küçük kızını kaybeden anneye kadar birbirinden farklı ortamın kasvetine uyan yan görevler mevcut ancak bu noktada oyundaki yan karakter eksikliği bariz bir şekilde göze çarpıyor.

Boyut değiştirmiş ruhani varlıklarla konuşmak yerine temeli daha sağlam oturtulmuş yan karakterler bulunsaydı mevcut hikâye de sürükleyicilik bakımından çok daha iyi desteklenebilirdi. Karakterimiz Akito, bedeninde KK’ye ev sahipliği yapmasıyla birlikte bir takım güçlere sahip oluyor. Bu güçler temel olarak savaşlarda kullanabileceği üç element olan hava, su ve ateşten oluşuyor. Oynanış oyunun başlarında biraz sığ bir savaş sistemine sahipmiş gibi hissettirse de zamanla diğer elementlerin açılması ve yetenek ağacında yeni yetenekleri açmamız sonrası birdenbire çeşitli bir hâl alıyor.

Akito bu yeteneklerinin yanı sıra KK’ye ait ok ve yayı da kullanabiliyor. Birçok oyunda ok ve yay ile oynamaktan büyük keyif alsam da elementlerin hâkimiyetini kaybettiğimiz belli başlı kısımlarda muhtaç kaldığımız bu ok ve yay kullanımı dışında mecbur kalmadıkça kullanmayı tercih etmedim. Elementlerle birbirinden farklı yeteneklere sahipken oyunun o hızlı savaş sisteminden bir anda vazgeçmek, oynarken oyunun doğasından çıkıyormuş hissi yaratıyor ve bu bir noktada pek de hoşuma gitmedi.


İlginizi Çekebilir: Horizon Forbidden West İnceleme


Temel saldırı araçlarımız dışında bazı Japon kültürüne ait kartlara da sahibiz. Bu kartlar toplu veya tekil düşmanları sersemletmek, dikkatini dağıtmak gibi amaçlarla kullanılabiliyorlar ve doğru kullanıldıklarında savaşın seyrinin sizin tarafınıza geçmesinde önemli pay sahibi olabiliyorlar. Bu nedenle savaşlara sadece tek düze değil taktiksel yaklaşmak da önemli olabiliyor. Benim için savaşlardaki tek eksi nokta dodge yani sıyrılma mekaniğinin bulunmaması oldu. Bu denli hızlı bir savaş sistemine sahip oyunda gelen saldırılardan arkanızı dönerek kaçmak pek de keyifli hissettirmiyor.

Sanat tasarımı oyunda kesinlikle en beğendiğim nokta. Özellikle yan görevlerde bahsettiğim iç mekânları benzersiz sanat tasarımlarıyla birleştirdiklerinde ortaya ciddi anlamda bir görsel şölen çıkmış. Bazı yan görevler bu sanat tasarımları sayesinde öylesine kaliteli ki yer yer “acaba ana görev mi yapıyorum?” demeden edemiyorsunuz. İç mekânlarda da böyle bir ince işçilikten sonra oyun için keşke korku oyunu olsaymış dediğim anlar oldu. The Evil Within’de nispeten bunu pek de başaramayan firma bu oyunda başarmış ancak Resident Evil gibi köklü bir serinin bile Aksiyon/Macera tarafına evrilmesinden ötürü Ghostwire: Tokyo da biraz aynı yolu tercih etmiş.

İçinde Kaybolacağınız Şehir Kapılarını Sizin İçin Aralıyor

Oyunun haritası muadillerine kıyasla daha farklı bir yolu benimsemiş. Ghostwire: Tokyo doğrudan tüm haritayı açık bir şekilde önünüze sunmuyor. Tüm harita sisle kaplı olduğundan bölgeleri açabilmek için her bölgedeki Shrine’ları yani mabetlerin etrafını temizlemeniz ve açmanız gerekiyor. Bu Shrine’ların bazılarında boss vari düşmanlar bulunuyor ve oyunun bitmek bilmeyen hızını harita genişletirken bile kesmemenize yarıyor. Shrine’ları temizlemenizle birlikte o bölgedeki yan görev ve etkinlikleri haritadan görüntüleyebiliyorsunuz.

Oyunda deneyim puanı konusunda en önemli temel de yine Japon kültüründen bir esinti olan Katashiro ile sağlanıyor. Dünyanın her yerinde öbür boyutta esir düşmüş ruhlar mevcut ve bu ruhlar bazen serbest hâlde, bazen tuzağa kısılmış hâllerde bulunabiliyorlar. Bu ruhları Katashiro yardımıyla toplayıp, telefon kulübelerinden kendi diyarlarına gönderebiliyorsunuz. Bu sayede belli bir miktar deneyim puanı ve oyun içi para kazanıyorsunuz.

Haritada hikâye gereği bütün insanlar sise kapılmış ve farklı boyutlara hapsolmuş olduğundan, bedenimizdeki KK haricinde tek dostlarımız köpekler ve kediler oluyor. Bir şekilde hayatta kalmayı başarmış köpekler, insanların yok oluşunu algılamaya çalışırken Tokyo sokaklarında öylece dolaşıyorlar. Dilerseniz köpekleri sevebiliyor ve mama verebiliyorsunuz. Kediler ise Tokyo’nun şehrini nispeten canlı tutmakla görevliler. 24 saat açık market ve dükkânları işleten kediler, yer yer yan görevlerde de karşınıza çıkabiliyorlar.


İlginizi Çekebilir: WWE 2K22 İnceleme


Düşman çeşitliliği başlarda oldukça az gibi görünse de ilerledikçe benzer düşmanların farklı saldırılara sahip varyasyonlarıyla karşılaşıyorsunuz. Normalde düşman çeşitliliği konusunda yakınan biri olsam da farklı saldırı stillerine sahip olmalarından ötürü savaşlar hep daha taze ve yenilikçi hissini bana geçirmeyi başardı. Şahsen oyunu PC’de deneyimledim ve henüz ilk gün ve driver güncellemesi gelmediği için kısmen performans sorunlarıyla karşılaştığım oldu.

İç mekânlarda bahsettiğim detay seviyesinden olsa gerek, açık dünyada yaşamadığım problemler yer yer iç mekânlarda da karşıma çıktı ancak bunlar oldukça ufak sorunlar ve büyük ihtimalle oyunun çıkışı ile gelecek olan ilk gün güncellemesiyle halledilecektir. Ek olarak oyunda Nvidia tarafında DLSS, AMD tarafında FSR ve Unreal Engine motorunun TSR özelliğinin olduğunu da eklemeden geçmeyelim. Özellikle FSR’ın 2.0’a çıkmasıyla birlikte DLSS’e yakın görüntüler elde etmek mümkün. RTX’inde devreye girmesiyle ışıklandırmalar ve şehir benzersiz bir görüntüye sahip.

Ghostwire: Tokyo ayrıca DualSense’in nimetlerinden de sonuna kadar faydalanıyor. Düşmanların bir sağlık barı bulunmuyor ve aldıkları saldırılar sonrası göğüslerinde yavaş yavaş yarık açılıyor. Bu yarık belli bir noktaya geldiklerinde karakterimiz düşmanların özünü, bir nevi kalbini sökerek öldürüyor. Düşman sayısı ne kadar fazla olursa olsun bu hareket gerçekleştirilebiliyor ve DualSense bu noktada tetiklerinin sertliğini düşman sayısına göre oyuncuya çok iyi geçirebiliyor ve bu da ortamın oyuncuya olabildiğince iyi yansıtılmasını sağlıyor.

Keza hava durumları gibi ortam değişikliklerinde de titreşim yönüyle DualSense benzersiz bir deneyim sunuyor.

Özetlemek gerekirse oyunla dolup taştığımız Şubat ayından sonra, Ghostwire: Tokyo nispeten daha kurak geçen Mart ayında mutlaka deneyimlemeniz gereken bir yapım olmuş. Ana hikâyesi 15-20 saat civarı sürse de yan görevleriyle birlikte ortalama 30 saatlik bir deneyim sunuyor. Şüphesiz bu yıl içinde şu ana dek oynadığım sağlam oyunlardan birisi. Peki siz Ghostwire: Tokyo hakkında ne düşünüyorsunuz?


İlginizi Çekebilir: Gran Turismo 7 İnceleme


Oyun hakkındaki görüşlerinizi aşağıda yer alan yorumlar sekmesi üzerinden bizlerle paylaşmayı unutmayın sevgili Turuncu Levye takipçileri.

İnceleme

Ghostwire: Tokyo

8 Puan

Ghostwire: Tokyo, şüphesiz bu yıl içinde şu ana dek oynadığımız en sağlam oyunlardan birisi olarak karşımıza çıktı.

ARTILAR

  • Eşsiz Sanat Tasarımı
  • Savaşları Taze Tutan Düşman Çeşitliliği
  • Savaşlardaki Animasyon Kalitesi
  • DualSense'in Nimetlerinden Sonuna Kadar Yararlanıyor
  • Yan Görev Çeşitliliği

EKSİLER

  • Hikaye Anlatımı Daha Net ve Derin Olabilirdi
  • Yan Karakterler Eksik Hissettiriyor
  • Çeşitli Animasyon ve Performans Sorunları (PC)

Editörün Puanı

  • Editörün Puanı 8

Ghostwire: Tokyo Fiyatı

En uygun fiyat için pek çok siteden bilgi alıyoruz..

En Uygun Fiyat

₺549
Exit mobile version